11 Ocak 2017 Çarşamba

Yeni Yıl İçin Alabileceğiniz En İyi 10 Karar. Hoşgeldin 2017 

Yılın son gününde yazılacak makaleyi bana pasladılar ve bende süslemelerden, kutlamalardan ya da İstanbulda ki kar yağışından mı bahsetsem derken aklıma daha iyi birşey geldi. Bu akşam en geç 23:59’a kadar hepimizin yapması gereken yeni yıl kararlarından bahsedeceğim. Yeni yılda yapacağınız şeylerin size başarı getirmesi için yapılacaklar listesini sizin için derledim.


Yeni yıl kararları her sene yapılacaklar listesinin başında yer alır. Yeni yıl yeni bir başlangıç demek, yani, düşünceleriniz yeni amaçlar, yeni kararlar, yeni hayaller ve yeni hedeflerle dolup taşar.


Gerçeğe dönüştürebilmek için yeni yıl kararlarınızı yazın ve yeni yılın bütün olasılıklarının avantajından yararlanmak için yenilenin, dirilin ve canlılık kazanın.


Yeni yıl kararlarınız bu yılı en iyi yılınız yapmanıza yardımcı olsun.


Bu sene kendinize iyi davranın. Kendinize kararlarınıza sadık kalmak için söz verin.


Her gün sevmeyi yaptığınız bir şeyi en iyi şekilde yapın.


Önce Kuralları Yıkın.


Dünyanın En Önemli Yöneticileri Neleri Farklı Yapıyor adlı kitapta, Marcus Buckingham ve Curt Coffman 80.000 yönetici ile yaptıkları mülakatlarda bu önemli faktörü keşfettiler. Mülakatı yaparken katılımcılara yöneltecekleri soruları mutlu, motive edici ve üretken iş yerlerini net bir şekilde en çok tanımlayan yirmi soruya indirgediler.


İlk üç soru:


  1. Bu işte benden ne beklendiğini biliyor muyum?

  2. İşimi düzgün bir şekilde yapabilmek için gereken materyallere ve ekipmana sahip miyim?

  3. İşteyken her gün en iyi yaptığım şeyi yapabilme fırsatına sahip miyim?

Araştırma sonucunda bu sorulara olumlu bir şekilde cevap veren insanlar daha mutlu ve daha üretken olmaya eğilimliler. İşinize tutkuyla bağlanın.


Her gün en iyi yaptığınız şeyi yapın.


Bakın bu çok önemli. Her gün sadece kendiniz için bir şey yapın. Bir yönetici veya işletme profesyoneli olarak, iş gününüzün her dakikasında diğerleri için bir şeyler yapma çarkına takılıp kalabilirsiniz. Eğer mesai saatleri dışındaki saatlerinizi işgal eden aile üyelerine sahipseniz, bu problem burada çözülmüş sayılır.


Egzersiz yapmak, rahatlamak, kafanızı dinlemek, yemek kitabındaki bir yemeği pişirmek, dondurma yemek, günlük yazmak, bahçe işleriyle uğraşmak veya balkondaki çiçeklerle uğraşmak, köpeğinizi yürüyüşe çıkarmak veya hoşunuza giden herhangi bir aktiviteyi yapmak için her gün kendinize vakit ayırma kararı alın.


Sadece bütün gün boyunca yaptığınız şeyden farklı bir aktivite yaptığınızdan emin olun. Yeniden doğmuş gibi hissedeceksiniz.


Kendinizi inanın ve hakettiğinizde sırtınızı sıvazlayın.


Yukarıda verilen çalışmada, bu soru en üretken iş yerlerini tanımlıyordu. Son yedi gün içinde yaptıkları işler için övgü veya ödül alan insanlar daha mutlu ve daha üretkenler. İçinde bulunduğumuz çağda, patronunuzla sık etkileşimde bulunma ihtimaliniz düşük. Bu sebepten ötürü, çabalarınızı kendiniz takdir etmeniz önemli. Bunu yapmanın bir yolu pozitif notlardan, teşekkür mektuplarından ve başarılı girişimlerden oluşan bir dosya saklamak. Ben benimkine “On Numara İşler” diyorum. Tamamladığınız her projeden sonra başarınızı değerlendirmek için bir mola verin.


Her gün yeni bir şey öğrenmek için çaba gösterin.


Hep aynı şeylerde çıkmaza girmek kolay bir şeydir. Bir makale okuyun; bir iş arkadaşınızla yeni bir yaklaşımı tartışın; diğer kurumların internette ne yaptığını araştırın.  


Öğrenmek için sahip olduğunuz fırsatlar içinde bulunduğumuz bilgi çağında her gün çoğalarak artıyor.


Profesyonel bağlantılar ve iş ağı kurun.


Uzun süredir iletişim kurmadığınız iş arkadaşlarınızı arayın. Her ay en azından bir profesyonel toplantıya katıldığınızdan emin olun. Aktif katılımla birlikte geliştirdiğiniz arkadaşlıklardan ve ilişkilerden yararlanın. Sadece katılmak yeterli değil.


Profesyonel iş birliğinin meyvelerini toplamak için katılım yapmak zorundasınız. Ağ kurma kralı olan Harvey McKay’in Dig the Well Before You’re Thirsty: The Only Networking Book You’ll Ever Need (Susamadan Önce Kuyuyu Kaz: İhtiyaç Duyacağınız Tek Ağ Kurma Kİtabı) kitabını okuyun. Derinlere indikçe bu kitapta harika fikirler bulacaksınız.


Rahat olduğunuz yerden çıkarak cesaretinizi ortaya çıkarın.


Ne zaman konfor alanında olduğunuzu siz daha iyi bilirsiniz. Kendiniz neden konuşmamanız gerektiği veya size problem yaratacak bir konuda neden fikrinizi söylememeniz gerektiği gibi bahaneler uydururken duyarsınız.


Sadece bir kere, kendinizi bu konumda bulduğunuzda, gerçekten ne düşündüğünüzü belirtin. Şok dalgaları geçtikten sonra, iş arkadaşlarınız size hayran olacak.


Kendi zihninizle yarattığınız bariyerleri bir kere kırmaya başladıktan sonra zihninizi dışarıya vurmanın gittikçe daha da kolaylaştığını fark edeceksiniz. Neden mi? Çünkü o deneyimden her seferinde sağ kurtulmuş olacaksınız. Aslında, kariyeriniz bile siz konfor alanınızı terk ettikçe şaha kalkabilir.


Profesyonel cesaretlerini ortaya koyan insanların çoğu en kötü şeyin olmasını beklediler ama duruşları için ödüllendirildiklerini gördüler. Eğer kendinizi ödüllendirilmek yerine itilmiş ve kakılmış bulursanız, muhtemelen başka bir iş aramanın zamanı gelmiştir. Kendinizi özgür bir şekilde ifade edebileceğiniz bir yerde çalışmak istemez misiniz?


Konuşmaktan çok dinleyin.


Bir yönetici olarak, vaktinizin çoğunu problem çözme aktivitelerine ve çabalarına harcıyorsunuz. Bu yıl iş arkadaşlarınızın ne dediğini dinlemeyi deneyin; belki de yeni fikirler veya politikalar istiyorlar, tavsiye veya problem çözme değil.


Belki de problemi sizin çözmenize gerek bile kalmaz. Sizin dinlemeniz onların problem çözme becerilerini geliştirebilir. Stephen Covey’in deneyimiyle, öncelikle anlamaya, daha sonra anlaşılmaya çalışın.


Planlayın ve sistemli olmaya çalışın.


Bu hayattaki amaçlarınızı, günlük yapmanız gereken aktivitelerinizi ve yapmanız gerekenler listenizi takip edebilmek için bir sistem geliştirin. İster Microsoft Office Outlook’ta ister Google Takvim’de olsun, bir planlayıcı kullanmak sizin zihninizden gereksiz günlük detayları temizlemenize yardımcı olur. Bilgisayarınızın gereksiz dosyaları silmesi gibi düşünün. Bu tür bilgileri zihninizden atmak size daha kritik düşünceler için yer verir.


İster kağıt üstünde ister elektronik metotlarla, günlük aktivitelerinizi takip etmeniz amaçlarınız için hayati derecede önem taşır. Sizin için en önemli olan önceliklerinizi gerçekleştirmek istersiniz, öyle değil mi?


Öğrenmeye ve büyümeye devam etmek için açgözlü bir şekilde okuyun.


Ben aylık olarak birkaç iş kitabı okuyorum. D&R da iş hayatı bölümünde satış ve kişisel gelişim üzerine birçok kitap bulabilirsiniz. Buna ek olarak birkaç tane dergi, çevrimiçi kitaplar ve günlük gazete okumayı hedefliyorum. Her zaman amacıma ulaşamıyorum ama o amaç benim için her zaman orada. Hergün gazete okumaya çalışsamda okuyamayacak kadar yoğun olduğum günler olabiliyor. Ama o günkü gazeteyi okumadığımda vicdanen rahatsız oluyorum. Ev ödevini yapmamış çocuk gibi… Eğer size iş kitapları sıkıcı geliyorsa okumayı bırakmayın. Her zaman okumaya çalışın. Diğer konuların sizin bakış açınızı nasıl geliştireceğini görmek için arada bir iş kitaplarından başka kitaplar da okuyun.


Bu yıl yeni bir hobi veya aktivite edinin.


Benim en sevdiğim kararlardan biri de budur. Ben bu sene doğa ve gezi fotoğrafçılığı yapmayı hedefledim. Belki de sizin de bu sene koleksiyonunuza başladığınız senedir. Bir arkadaşım klasik radyolarla olan ilgisini bu sene de devam ettirecekmiş. Bir arkadaşım bir yemek tarifi sitesi yazmaya başladı. Eğer bir şey her zaman sizin dikkatinizi çektiyse ve imrendirdiyse, bu sene onu gerçekleştirmek için kararınızı alın. Dünyanıza yeni bir boyut kazandıracaksınız.


Kendinizi biraz daha az ciddiye alın.


İş hayatında başarılı olmaya uğraşırken, aslında ciddi tartışmalara, tavsiyelere ve problem çözme süreçlerinde kendimizi saplanmış halde bulabiliriz. Gülmek için vakit ayırın. Kurabiyeleri koklamak ve ekmek yapmak için kendinize zaman ayırın.


Hepimizin iş hayatında çılgın iş arkadaşları ve deli dolu astlarımız vardır. Çılgın astlarımızın neler yaptığını anlatan hikayeler duyduğunuzda gülümseyin; her zaman anne veya baba gibi davranmanıza gerek yok. Küçük kaçamaklarla ve farklılıklarla hep birlikte eğlenin.


Yazımın başlığı 10 karardan bahsediyor ama sanırım 11 oldu. Eklediğim fazladan madde ise benden size yeni yıl hediyesi olsun 🙂


Bu yeni yıl kararlarını uygularken size mutlu, sağlıklı, zengin ve harika bir yeni yıl diliyorum.


Yeni yıl için siz hangi kararları aldınız? Yorum bölümünde paylaşırsanız sizi mutlaka cevaplayacağım.



Yeni Yıl İçin Alabileceğiniz En İyi 10 Karar. Hoşgeldin 2017 

10 Ocak 2017 Salı

Ön Yazı Yazarken Yapılan Hatalar

Sıkça karşılaştığımız ön yazı mektubu hatalarından nasıl kaçınabilirsiniz?


Bir iş başvurusunu değerlendirirken birçok işverenin fark ettiği ilk şey başvuranın ön yazısıdır. Etkin bir ön yazı mektubu sizin iyi yazabildiğinizi, düzgün düşünebildiğinizi ve işte başarılı olmak için gereken özelliklere sahip olduğunuzu gösterebilir. Hatalardan kaçınmak ilk engeli atlamanıza ve bir mülakat için değerlendirmenize yardımcı olacaktır.


En Sık Karşılaşılan Ön Yazı Mektubu Hataları


Yazım hatalarıyla dolu bir ön yazı göndermek.


Eğer işe alınmak istemiyorsanız ve gözden çıkarılmak istiyorsanız gramer ve yazım hataları ile dolu olan bir ön yazı göndermek  kesin çözümdür. Başvuru yaptığınız işle ilgili hiç şansınız kalmaz.


Hatalarınızı kontrol etmek için yazım düzeltme araçları kullanın ama bütün hatalarınızı yakaladığınızdan hiçbir zaman emin olmayın. Her kelimenin üzerinden geçin, mektubunuzu yüksek sesle okuyun ve arkadaşlarınızın ve danışmanların işverenlerden önce sizin mektubunuzu gözden geçirmesini sağlayın.


Genel bir ön yazı göndermek.


Ön yazı mektuplarında yapılan en yaygın hata genel bir yaklaşım kullanmaktır. Yani mektubun copy-paste yapmış gibi durmasıdır. Karşınızdaki kişinin bunu hissetmeyeceği derecede özgün ve hedef odaklı olması gerekir. Yapılan ikinci en büyük hata ise aynı mektubu bütün işverenlere göndermektir. İlk cümlenizde başvurduğunuz işten özel olarak bahsetmeyi unutmayın. Aranan adayın özellikleri iş ilanında yayınlanır. Sizde dikkatli bir şekilde düşünün ve sizin becerilerinizin, deneyimlerinizin ve kişisel özelliklerinizin sizi nasıl özellikle bu iş için uygun bir aday yaptığından bahsedin.


Yanlış bilgiler vermek.


İş arayanların ön yazı mektuplarını ne sıklıkla yanlış insana yönlendirdiklerini veya yanlış şirkete verdiklerini bilseniz şaşırırsınız.


Bu adayların aynı anda birden fazla işe başvurmalarında ortaya çıkan genel bir durum. Hitabetinizi dikkatli bir şekilde kontrol edin ve iletişim kurmanız gereken insanı hitap ettiğinizden ve de ön yazı boyunca sadece hedef şirketten bahsettiğinizden emin olun.


Modası geçmiş bir hitap kullanmak.


Eğer hitap edeceğiniz insanın adını bilmiyorsanız ‘’Sevgili Bey veya Hanım’’ gibi modası geçmiş terimleri kullanmaktan kaçının.


‘’Sevgili İnsan Kaynakları Yöneticisi’’ gibi cinsiyet belirtmeyen terimler kullanın veya direkt olarak ön yazının ilk paragrafına başlayın ve kimseye hitap etmeyin.


Ön yazı mektubunun çok kısa olması.


Çok kısa olan bir ön yazı mektubu göndermek işverenlere sizin iş etiğiniz ve işe dair olan ilginizle alakalı yanlış sinyaller verebilir. Aynı zamanda işverenlerin sizin özgeçmişinize dair bir bakış açısı edinmeleri ve sizin adaylığınız hakkında pozitif bir görüş edinmeleri şansını kaçırırsınız.


Çok uzun ön yazı mektupları.


Öncelikle şunu söylemek gerekir ki siz yeni kitabınıza ön yazı yazmıyorsunuz. Sadece iş başvurusu yapıyorsunuz. Çok uzun bir ön yazı mülakatçıya büyük yük olabilir ve büyük ihtimal sizin ön yazınızı geçerler ve direkt olarak özgeçmişinize bakarlar. Aynı şey çok yoğun olan paragraflar için de kullanılabilir. Altı satırdan uzun olmayan 3 ve 5 paragraf arası yazın.


Çok fazla bilgi.


Ön yazı mektubunuzda kullanmanız gereken bazı bilgiler vardır. Aslında, bunları yazmak sizin bir mülakatı garantiye alma şansınıza zarar verebilir.


İşverenlere bilmelerinin gerekmediği (bilmemeleri gereken değil!) herhangi bir bilgiyi vermeyin.


Örnek verememek.


Güçlü yanlarınız hakkında içi boş fikirler sunmak genel olarak işverenleri sizin o işe olan uygunluğunuz hakkında ikna etmez. Başarılı bir şekilde güçlü yanınızı gösterdiğiniz bir iş veya pozisyonu referans vererek özellikleriniz hakkındaki açıklamalarınızı destekleyin. Örneğin, basit bir şekilde “Güçlü yazı becelerilerim ve göze çarpan bir iş etiğine sahibim” demektense “Güçlü yazı becerilerim bir teklifi hazırlamamı ve ABC holdingten 100.000 liralık bir siparişi almamı sağladı” deyin.


Yeterince ilgi gösterememek.


İşe alım uzmanının sizin ilgi seviyenizden şüphe etmesine mahal vermeyin. İş için olan samimi ilginizi belirtin ki işveren sizin işin peşinden gitmek için motive olduğunuzu bilsin.



Ön Yazı Yazarken Yapılan Hatalar

9 Ocak 2017 Pazartesi

İş Deneyimi Nasıl Yazılır?

İş deneyiminiz, aynı zamanda istihdam geçmişiniz olarak da bilinen, sizin şirket ismi, unvanınız ve istihdam tarihleri dahil olmak üzere sahip olduğunuz işlerin detaylı bir raporudur.


Ne zaman iş deneyiminizi sunmanız gerektiği, nasıl sağlamanız gerektiği ve özgeçmişinizde bulundurmak için ipuçlarına dair aşağıdaki bilgileri okuyun.


İş deneyimi ne zaman sunulur?


Herhangi bir iş başvurusu yaptığınızda, şirketler genel olarak başvuru yapanların özgeçmişlerinde ve bazen iş başvuru formlarında görmek isterler. Bazen de ikisinde birden adayların iş deneyimlerini isterler.


İş başvurusu yaptığınız şirket genel olarak iki veya beş arası en son işleriniz hakkında bilgi sahibi olmak isteyebilir. Veya, işveren beş ve on yıl arası arasında deneyim yılınızı sorabilir.


İşverenler genel olarak çalıştığınız şirket, unvanınız ve çalıştığınız süre hakkında bilgi isterler. Bununla birlikte, bazen, işveren detaylı bir istihdam tarihi ve sahip olduğunuz işler hakkında daha fazla bilgiyi işe alım sürecinin bir parçası olarak isteyebilir. Örneğin, sizden önceki süpervizörlerinizin ismini ve iletişim bilgisini isteyebilir.


İşverenler Ne Arıyor?


İşverenler iş deneyimini başvuranın sahip olduğu işler ve edindiği deneyimin şirketin gereklilikleri ile iyi bir eşleşme olup olmadığına karar vermek için gözden geçirir.


Aynı zamanda bireyin her bir işte ne kadar süre kaldığına da bakarlar. Çok kısa süreli birçok iş sizin işten işe atladığınızı ve işe alındığınızda çok uzun süre kalmayacağınızı belirtir.


Potansiyel işverenler aynı zamanda iş deneyiminizi verdiğiniz bilginin doğru olup olmadığını teyit etmek için de kullanırlar. Birçok işveren bilginin doğru olup olmadığını kontrol etmek için kontroller yapar.


İş deneyimi kontrolleri bütün çalışma endüstrilerinde çok yaygın hale geldi, yani verdiğiniz bilginin doğru olduğundan emin olun.


İş deneyimi nasıl yazılır?


Bazen, iş deneyiminizin her detayını hatırlamanız zor olabilir, örneğin bir şirkette çalıştığınız belirli tarihler gibi. Eğer tam tarihleri hatırlamıyorsanız tahmine dayalı olarak yazmayın. Yani “atmayın”. Çünkü iş deneyimi kontrolleri genellikle yapılır ve büyük ihtimal işveren sizin geçmişinizdeki yanlışı fark eder ve bu da sizin işi kaybetmenize sebep olabilir.


İş geçmişinizi hatırlayamadığınızda, iş deneyimi geçmişinizi tekrar oluşturmak için kullanabileceğiniz bilgiler mevcuttur. İş deneyiminizi yeniden oluşturabilmeniz için bazı öneriler:


Önceki işyerinizle iletişime geçin.


Önceki işverenlerinizin insan kaynakları departmanları ile iletişime geçin. Şirket ile olan istihdamızın tam tarihlerini doğrulamak istediğinizi belirtin.


İş bulma kurumunu arayın.


Eğer özel istihdam bürosu ya da İŞKUR aracılığıyla işe başladıysanız, iş bulma ofisleri bireylere istihdam tarihlerini verirler.


Sosyal Güvenlik Kurumuyla iletişime geçin.


Sosyal Güvenlik Kurumundaki sigorta girişinizle birlikte işe girdiğiniz ve çıktığınız tarihleri kolaylıkla öğrenebilirsiniz.


ÖNEMLİ: Bu bilgileri öğrenmek için kimseye ödeme yapmayın. Herhangi bir yetkili işe giriş-çıkış tarihlerinizi söylemek için sizden para talep edemez. Daha önce bir arkadaşımdan istihdam bürosundaki görevli “fotokopi parası” adı altında 100 TL gibi bir para istediği için bunu söyledim.


İş deneyiminizi özgeçmişinizde sürekli olarak kaydedin.


İş deneyimilerinizi liste yapın ve kaydedin. Düzenli aralıklarla güncellediğinizden emin olun.


Özgeçmişimde iş deneyimim nasıl gözükmeli?


İş arayanlar iş geçmişini ‘’deneyim’’ veya ‘’iş geçmişi’’ bölümünde bulundurur. Bu bölümde, çalıştığınız şirketlerin isimlerini, unvanlarınızı, istihdam tarihlerinizi listeleyin. İş geçmişinize ekleyebileceğiniz başka bir şey de her bir işteki başarı ve sorumluluklarınızın bir (genelde maddeli olur) listesidir.


Her iş deneyiminizi ‘’deneyim’’ kısmında belirtmek zorunda değilsiniz. İşlere, stajlara ve hatta iş ile alakalı olabilecek gönüllü yaptığınız işlere odaklanın.


İşinize yarayabilecek bir ipucu da iş başvurularınızda bulundurduğunuz iş geçmişinizin özgeçmişinizle ve LinkedIn profilinizle eşleştiğinden emin olun. İşverenler için tehlike işareti sayılabilecek tutarsızlıklara yer vermediğinizden emin olun.



İş Deneyimi Nasıl Yazılır?

8 Ocak 2017 Pazar

İş Ararken Pozitif Olmanın Sırları

İş arama sürecinde şevkinizin kırılması veya sinirlerinizin bozulması özellikle işsizseniz veya uzun bir süredir iş arıyorsanız çok kolaydır. Bununla birlikte, iş arama sürecinde pozitif kalmak aslında çok önemlidir.


Pozitif hissetmek sizi iş aramaya devam etmeye motive edecektir. Ayrıca, pozitif tavrınız mülakatlarda güçlü bir ilk izlenim bırakma şansınızı da arttıracaktır.


İş arama sürecinde neşeli ve pozitif olmak için ipuçları.


Günlük İş Arama Rutini Oluşturun.


Eğer mümkünse, iş arama sürecine 9-5’lik bir iş gibi davranın. Erken kalkın, öğle yemeği molası verin ve akşam yemeğinden önce iş arama aktivitelerinizi durdurun. Düzenli bir rutin yaratmak sizi hem odaklandıracak hem de motive edecektir. Ayrıca iş aramaya bir başlangıç ve son koymak akşamları iş arama süreciniz hakkında düşünmekten alıkoyar ve bu şekilde arkadaşlarınız ve aileniz gibi hayatınızın önemli noktalarına odaklanmak için zaman ayırabilirsiniz.


İş Arama Süreciniz Hakkında Düşünmemek İçin Zaman Yaratın.


Her zaman aklınızın bir köşesinde iş aramayı düşünmek kolaydır. Bununla birlikte, aşırı derecede iş aramayla ilgili endişelenmek sizin stresinizi arttırır ve hayatınızın diğer noktalarıyla eğlenmekten sizi alıkoyar. Her gün iş arama sürecinizi unutmak adına belirli bir zaman belirleyin ve bu zamanda örneğin yürüyüşe veya sinemaya gitmek gibi hoşunuza giden şeyleri yapın.


Gönüllü olun.


Daha fazla amaç odaklı hissetmenize yardımcı olması için başkalarına yardım etmek iyi bir yoldur. Kişisel ilgi alanlarınız veya hatta kariyeriniz ile alakalı olan gönüllü bir organizasyon bulun. Gönüllü organizasyonlar aynı zamanda ağ kurmak için de fırsat yaratırlar.


Bir derneğe ya da herhangi bir STK ya katılın.


Bir meslek derneği iş arama sürecinizde her zaman önde olmanızı sağladığı gibi size iş arama ipuçları ve iş fırsatları da sağlayabilir. Daha sonra LinkedIn gibi bağlantı kurma sitelerine, yerel kütüphanenize veya üniversite kariyer merkezinize bakın.


Mantıklı ve aağlam amaçlar belirleyin.


Her haftanın başlangıcında, başarmak istediğiniz ulaşılabilir ve spesifik amaçlar belirleyin. Büyük ihtimal siz o hafta beş tane ön yazı mektubu yazmak veya üç iş fuarına gitmek istersiniz ama küçük ve erişilebilir amaçlar kurmak iş arama süresince daha başarılı hissetmenize yardımcı olur.


Küçük başarıları kutlayın.


Bir iş arama süreci sırasında negatife odaklanmak kolaydır, örneğin giremediğiniz bir mülakat veya alamadığınız bir iş. Bunun yerine küçük kazançlara bakın. Bir telefon mülakatı aldığınız için kendinizle gurur duyun, daha sonradan yüz yüze mülakata çağrılmasanız bile. Kendinizi yeni bir LinkedIn bağlantısı yaptığınızda veya birisi sizin blog yayınınıza yorum yaptığında ödüllendirin. Küçük başarıları kutlamak sizin pozitife odaklanmanıza yardımcı olacaktır.


Hızlı bir şekilde hareket edin.


Bir pozisyon için işe veya mülakata başvurduğunuzda, işverenden cevap beklerken takılıp kalmak kolaydır.


Evet, başvurduğunuz işleri takip etmelisiniz ve eğer bir veya iki hafta içinde işverenden cevap almazsanız onunla iletişime geçebilirsiniz. Bununla birlikte, eğer herhangi bir cevap almazsanız, devam edin. Basit bir şekilde o işi listenizden silin ve bir sonraki fırsata odaklanın.


Her şeyi bir fırsat olarak görün.


Ön yazı yazmaktan, mülakatlara girmekten ve bağlantı bulmaktan yoruldunuz. Ama her aktiviteyi sizi daha iyi bir iş adayı yapacak bir fırsat olarak düşünün. Eğer gerçekten istemediğiniz bir iş için mülakata giriyorsanız, mülakatı mülakat becerileriniz üzerinde çalışmak için bir şans olarak görün. Her ön yazı mektubunu yazımınızı ve düzenleme becerilerinizi geliştirme şansı olarak görün. Görevleri basitçe düşünmek sizi pozitif bir zihniyete sürükleyecektir.


Pozitif yanlarınıza odaklanın.


İş ararken, en iyi özellikleriniz, becerileriniz ve başarılarınızdan oluşan bir liste yapmak fayda sağlar. Bu liste sizin ön yaz mektuplarınızı yazarken ve mülakat için pratik yaparken yardımcı olacaktır. Listeyi görebileceğiniz bir yerde tutun ve düzenli olarak gözden geçirin. Sizi neyin başarılı bir iş adayı ve yetenekli ve eşsiz bir insan yaptığını hatırlamak iş arama sürecinde özgüveninizi arttıracaktır.


Kontrol edebildiğiniz şeye odaklanın.


Bir mülakatçının sizi arayıp aramayacağını veya ne zaman arayacağını veya o mail gönderdiğiniz bağlantılarınızın size herhangi bir fırsatla dönüp dönmeyeceğiniz bilemezsiniz. Kontrolünüz dışında olan bir şey hakkında kendinizi endişe ederken bulursanız, kontrol edebileceğiniz bir şey yapın, örneğin ön yazı mektubu yazın veya bir ağ kurma etkinliğine katılın. İş aramanıza yardımcı olabilecek şeyi yapmaya odaklanarak, kontrolünüz dışında olan şeyler hakkında daha az endişelenirsiniz.



İş Ararken Pozitif Olmanın Sırları

7 Ocak 2017 Cumartesi

Seminere Katılmak Neden Önemlidir?

İş başvurusu yapan eş, dost, arkadaşların bazılarının özgeçmişlerinde gördüğünüz şu seminerler neyin nesidir? Ne işe yararlar? Katılmak şart mıdır? Şartsa ücretli midir? İş bulmaya ya da işte yükselmeye katkısı var mıdır? Akıllarda deli sorular…


Seminer nedir?


Öncelikle konunun kalbinde atan ‘’Seminer de neyin nesi?’’ sorusuyla bir başlayalım derim. Seminer, köken olarak Fransızca bir sözcük olup, sözlük anlamı ile ‘’ Bir konu ile ilgili bilgi vermek ve bu bilgiler üzerinde tartışmak amacıyla birkaç yetkilinin yönetimi altında düzenlenen toplantı.’’ olarak açıklanabilir. Üniversitelerde okuyan ön lisans, lisans ve lisans üstü öğrencileri için düzenlenen iş kolu tanıtımları ile ülkemizde yer etmeye başlayan seminerler, günümüzde hemen hemen her alanda işinin uzmanı, duayeni ya da eğitimcileri tarafından verilmekteler ve her kesime hitap etmekteler.


Çalışmakta olduğunuz firmanın ait olduğu sektöre dair, ya da firmada yapmakta olduğunuz işe dair daha fazla bilgi sahibi olmak için, başta iletişim alanında olmak üzere pazarlama, halkla ilişkiler, bilişim, yönetim, performans, insan kaynakları, motivasyon, farkındalık, marka tasarımı, denetim, kurumsal risk yönetimi, haberleşme ve benzer pek çok konu ile ilgili sayısız akademi ve akademisyenin seminerlerini takip edebilirsiniz.


Online olarak yayınlanan, yaşadığınız şehre, konularına ve tarihlerine göre filtreleyerek arayabileceğiniz pek çok seminer takvimine Internet üzerinden erişebilirsiniz. Yurt içinde ve yurt dışından gelen pek çok uzman, bireysel ya da kurumsal katılımcılara seminerler vermektedir. Seminerlerin çoğuna katılım ücretlidir, hatta seminer sonunda isminize düzenlenmiş olan katılım sertifikası da verilmektedir. Bir gün içerisinde birkaç saat süren ve biten seminerler olduğu gibi, birkaç gün süren seminerler de mevcuttur. Süre, konunun detaylarına, sunumu yapacak olan uzmanın etkin sunum tekniklerini kullanımına ve seminerin fayda ilkelerine göre değişkenlik gösterebilmektedir.


Gelelim ‘’Seminerlere katılmalı mıyım?’’ sorusuna. Bence katılmalısınız. Tabi ki branşınızı ilgilendiren, ya da merak ettiğiniz her seminere katılmanız gerekmiyor. Ancak, yapmakta olduğunuz işe katkı sağlayacak, algınızı ve perspektifinizi güçlendirecek, vizyonunuza katkı sağlayacak önemli seminerleri takibe almanızı öneririm. Bütçenizden ayıracağınız bir miktar kaynak ile, senede en az 2 seminere katılabilmeyi hedeflemeniz yerinde olur düşüncesindeyim. Özellikle de yaptığınız işi seviyor ve yükselmeyi hedefliyorsanız, seminerler herhangi bir okuldan ya da kitaplardan edinemeyeceğiniz ipuçlarını ve kavrayışları hayatınıza kazandıracaktır.


Sadece iş hayatı ile ilgili değil, kişisel gelişim, psikoloji, felsefe, spor ve pek çok alanda da seminerler ilginizi çekebilir. Hem kendiniz için, hem de aile bireyleriniz için zihinsel ve bilişsel deneyimlerinizi arttıracak aktivitelerdir aynı zamanda. İş ve sosyal alanda size sadece bilişsel anlamda katkı sağlamazlar üstelik; çevrenizi genişletmenize yardımcı olur, aynı konulara ilgi duyan farklı kesimlerden insanı da bir araya getirir seminerler. Bir nevi enformasyon ağı oluşturmanıza yardımcı olurlar. İleriye dönük pek çok katkısı olacak birliktelikler ve ilişkiler kurmanıza ortam sağlarlar.


Seminer konusu ne olursa olsun, entelektüel anlamda zengin bir platformda olmak, yeniliklerle tanışmak ve kimliğinize katma değer sağlamak açısından, sizi ait olduğunuz ortamda bir adım öne çıkartacaktır. Kültürel anlamda aldığınız bilgileri ve edinimlerinizi yansıtma, aktarma ve kullanma fırsatı buldukça önemini daha çok anlayacak, hatta sıkı bir seminer takipçisi olacaksınız. Seminerlerin güzel yanlarından biri de, bir veya birkaç konuşmacının sunum yaptığı ve sizin sadece dinleyici olduğunuz tek yönlü bir iletişim ortamı olmamalarıdır. İyi bir seminerde, tüm katılımcılar organizasyonun bir parçasıdır. İletişimi çift yönlü, eş zamanlı geri bildirim olanağı tanıyan ve düşündürme odaklı toplantılardır.


Özetle, seminerler faydalıdır, fazla vaktinizi almazlar, ama bunun yanında size konsantre fayda sağlarlar. Şimdi, hemen bir seminer takvimi oluşturmaya başlamak için ilk adımı atın. Hoşlanacağınız bir konuda en yakın seminere kaydınızı yaptırın. Kendinize ve geleceğinize farklı bir yatırım yapmış olun.



Seminere Katılmak Neden Önemlidir?

5 Ocak 2017 Perşembe

Çalışırken İş Aramak

Mevcut işvereniniz sizin iş aradığınızı bilmesini istemediğinizde iş aradığınız gizli tutmanız için atabileceğiniz adımlar var. İş ararken olmasını istediğiniz en son şey işvereninizin kazara sizin yeni bir iş aradığınızı öğrenmesidir. Bu hem sizin mevcut pozisyonunuzu hem de işvereninizin sizinle ilgili referanslarını tehlikeye sokabilir.


Ortalığı çok bulandırmadan etkin bir şekilde iş aranması gerektiğine dair bazı öneriler derledim.


Çalışırken İş Arıyorsanız Yapmanız ve Yapmamanız Gerekenler


E-posta Adresi.


İş aramak için iş e-posta adresinizi kullanmayın. Kişisel hesabınızı kullanın veya tamamen iş aramaya özel olarak yeni bir web tabanlı e-posta hesabı açın.


Ofis Ekipmanı.


İşvereninizin bilgisayarlarını veya telefon santralini kullanmayın. Birçok işveren internet kullanımını izler ve telefon aramalarını kontrol eder. Özgeçmişinizi, e-posta yazışmalarınızı ve iş aradığınızla ilgili herhangi bir şeyi evinizdeki bilgisayardan halledin.


Özgeçmişiniz.


Özgeçmişinizi nereye gönderdiğinize dikkat etin. Mevcut işvereninizin kazara aday ararken sizin özgeçmişinize denk gelmesini istemezsiniz, özgeçmişinizi işvereninizi ve bilgilerinizi gizli tutabileceğiniz iş arama sitelerine yükleyin. Örneğin, eğer özgeçmişinizi LinkedIn sitesine yüklerseniz, özgeçmişinizi gizli yapabilirsiniz ve iletişim bilgileriniz ve referanslarınız gözükmez. Şu anki şirketinizin ismini mevcut pozisyonunuza bir son çalışma tarihi girerek engelleyebilirsiniz.


İş Başvuruları.


Özgeçmişinizin yanlış ellere geçmediğinden emin olmanın bir yolu da direkt olarak şirket sitelerinden başvuru gerçekleştirmektir. Bu şekilde başvurunuz direkt olarak işverene gider ve internette dolanmaz.


Telefon İpuçları.


İş telefonunuzu iş aramak için kullanmayın, özgeçmişinize kendi özel numaranızı ve/veya ev telefonunuzu koyun. Mesajlarınızı zamanında alabilmek için bir telesekreter kullanabilirsiniz.


Nasıl ve Ne Zaman.


Eğer çalışırken iş arayamıyorsanız, akşamları ve haftasonları hariç size kalan seçenekler nelerdir? Öğle aranızda internet bağlantısına sahip olan bir kitapçıyı, kafeyi veya kütüphaneyi ziyaret edin ve kablosuz bir internet bağlantısı bulursanız bilgisayarınızı veya tabletinizi yanınızda getirin. Tablet veya telefonunuzu iş aramak için kullanın- bunu gerçekleştirebileceğiniz birçok uygulama var.


Mülakat.


Mülakatları öğle yemeği saatinize göre programlamaya çalışın.


Eğer kullanabileceğiniz bir boş vakit varsa, aynı gün için farklı mülakatlar programlayabilirsiniz.


Kıyafet Konusu.


Eğer mevcut işinizde kot pantolon giyiyorsanız bir mülakatınız olduğunda bir anda takım elbise içinde ortaya çıkmayın. İlla ki birisi ne için giyindiğinizi merak edecektir.


Ne Dediğinize Dikkat Edin.


Yeni bir iş aradığınızı kime anlattığınız konusunda dikkatli olun. Eğer iş arkadaşlarınıza anlatırsanız, emin olun patronunuz duyacaktır. Ailenize anlatın ki sizin için mesajları not alsınlar ve böylece yanlışlıkla iş arkadaşlarınızı arayıp da sizi bir mülakat için aradıklarını söylemesinler.


Sosyal Ağlar.


Sosyal ağlarda ne yayınladığınıza dikkat edin. İş aradığınızı Facebook arkadaşlarınıza veya LinkedIn bağlantılarınıza anlatmayın. Patronunuz sizin güncellemelerinizi görmüyor bile olsa, illa ki bir başkası görecektir.



Çalışırken İş Aramak

4 Ocak 2017 Çarşamba

Ön Yazı Nasıl Yazılır?

İş arama sürecinde ön yazı hazırlamak pozisyon ile neden ilgilendiğinizi ve neden iyi bir aday olduğunuzu belirtmek için önemli bir adımdır. Ön yazınızda, biraz kişiselleşebilirsiniz- kendiniz hakkında detayları paylaşmak için ön yazıyı kullanın.


Ön yazı çeşitleri.


Yüz yüze yapılan mülakatlarda özgeçmiş ön yazısı amaçlarınızı ve yeteneklerinizi vurgular. Bir CV birkaç sayfaya uzayabildiğinden dolayı, bu sizin belge içinde görülmesi gereken yerleri diğer anlamda vitrine koymanızı sağlar. Bir CV’de ön yazı için sadece birkaç paragrad yazmak yeterlidir. Veya iş başvurusunun bir parçası olarak ön yazı yazabilirsiniz. Bu sizin işe alım yöneticileri tarafından diğer adaylardan şirketle daha ilgili olan biri olarak hatırlanmanızı sağlayacaktır. Ortalama 250-500 kelime arası bir ön yazı yazın.


Nerede ortaya çıkacağına bakmaksızın, ön yazınızdaki amacınız her zaman aynı olacaktır: geçmişinizi ve amaçlarınızı söz konusu iş ile bağdaştırmaya çalışmak.


Neler içermeli?


Ön yazınızda, kendiniz ve pozisyon arasında bir bağlantı yapmalısınız.


Bunu üç aşamalı bir süreç gibi düşünün:


Kendiniz hakkında bazı detaylar paylaşın. Siz kimsiniz? ‘’Üretim Yöneticisi’’  veya ‘’Onur Belgeli Yeni Mezun’’ gibi şeyler yazabilirsiniz.


En alakalı deneyim ve yeteneklerinizi vurgulayın ve şirkete neler katabileceğinizi paylaşın.


‘’Proje yöneticisi olarak geçirdiğim yıllarda, hiçbir detayın gözümden kaçmasına izin vermedim’’ gibi şeyler yazabilirsiniz.


Kariyer hedefleriniz hakkında bilgi paylaşın. Örneğin, ‘’Muhasebe Denetmeni olarak  orta büyüklükteki bir şirkette çalışmaya istekli’’ gibi amacınızı ortaya koyun.


Adına ön yazı dense de, aşırı detaya girmekten kaçının. Sadece söz konusu iş ile ilgili olan bilgileri paylaşın. Örneğin, eğer muhasebeci olmak için bir pozisyona başvuruyorsanız, bir dergide yazar olma amacınızdan bahsetmeye gerek yok. Hatırlayın, ön yazınızın amacı sizi iş arama sürecinde daha ileriye taşımak.


Ön yazı yazarken kullanabileceğiniz ipuçları.


Ön yazı her zaman kişisel olmalıdır- başvurduğunuz her iş için aynı ön yazı kullanmak doğru değildir. Tabii, her seferinde de ön yazınızı sıfırdan yazmanıza gerek yok. Sadece iş tanımında istenilen özellikleri ve şirketin ihtiyaçlarını yansıtan düzenlemeler yapmanız yeterli.


Ön yazı yazmak için ipuçları.


Ön yazıyı okuyacak kişileri tanımaya çalışın.


Ön yazınızı belirli bir pozisyona ve şirkete göre odaklayın. Aradıkları aday hakkında bir görüşe sahip olabilmek için şirket hakkında biraz araştırma yapın. İş tanımını baştan yazın ki şirketin bir adayda nelere ihtiyaç duyduğunu anlayın. Pozisyon için özelliklerinizin hangi noktalarda iyi bir eşleşme olduğunun notlarını alın.


Liste hazırlayın.


İşverenlerin bilmesi gereken ne yaptınız? Başarılarınızın bir listesini yapın. Sosyal, iletişim ve genel becerileriniz ve yetenekleriniz hakkında beyin fırtınası yaparak bir liste oluşturun.


İlk taslağınızı uzun uzun yazın, daha sonra kısaltın.


Şirketin ihtiyaçları ve sizin sunabilecekleriniz hakkında düşünerek zaman harcadınız ve ön yazınız için şu an elinizde birçok veri var. Bu noktada, uzunluğu hakkında endişelenmeyin, yazabildiğiniz kadar yazın. Daha sonra, geri dönün ve düzenleyin – CV için birkaç cümle ve başvuruda bulundurmak için 250-500 kelime arası. Gereksiz kelimeleri ve anlamı olmayan klişeleri çıkarın. Bunların yerine, eylem fiilleri kullanın. Birinci ağızdan yazmanızda problem yok ama ‘’ben’’ zamirini çokça kullanmakta kaçının.


Hedef koyun.


Birçok beceriniz, ilgi alanınız ve çalışma deneyiminiz var. Bir pozisyonda vurgulamak istediğiniz şey bir başka pozisyonda vurgulamak isteyeceğiniz şey olmayabilir. Eğer hem yazar hem de editör olarak becerikliyseniz, ön yazınızda hangi yeteneği kullanmanız gerektiğine karar verin ve seçiminizi istediğiniz iş ile en alakalı olandan yana kullanın.


Ön yazı örnekleri.


Örnek olması için kullanabileceğiniz bazı ön yazı örnekleri:


CMA belgesine sahip, büyük şirketlerde 10 seneden fazla çalışmış deneyimli bir muhasebeciyim. Hesap denetimlerini yaptım ve on kişiden oluşan bir departmanı yönettim. Pozitif duruşum ve detay odaklı ruh halim ay sonu finansal özetlerinin düzgün bir şekilde ve herhangi bir hata olmadan gerçekleşmesine yardımcı olmaktadır. Bir sonraki pozisyonumda lider bir rol arıyorum.


Büyük dergilerde ve üniversite gazetesinde yazım deneyimine sahibim. Yeni mezunum. Şirketin vizyonuna ve kültürüne ayak uydurabilen güçlü bir yazarım. Yazar pozisyonu arayışındayım ve sıfırdan dergi sanatını öğrenmeye istekliyim.



Ön Yazı Nasıl Yazılır?

2 Ocak 2017 Pazartesi

İşsiz Kaldığınızda LinkedIn’e Ne Yazmalısınız

Profesyonel unvanınız ve mevcut pozisyonunuz dahil olmak üzere işsiz olduğunuzda LinkedIn profilinize ne yazacağınız tam bir problem. Bunun sebebi işsiz olduğunuzda bile kendinizi muhtemel işverenlere ve ağınızdaki bireylere karşı pozitif bir bir şekilde sunmak istemek.


İşsiz kaldığımızda yapacağımız şeyler.


Buna ek olarak, dürüst olmak önemlidir çünkü potansiyel işverenler için sizi işe almayı düşündüklerinde özgeçmişinizi kontrol etmeleri kolaydır.


İşsiz olduğunuzda iki seçeneğiniz kalıyor, bunu profilinizde belirtmek veya belirtmemek.


LinkedIn eski Kıdemli İK Yöneticisi Krista Canfield’in işsiz olduğunuzda LinkedIn profilinizde yazacaklarınıza dair birkaç önerisi var: “Eğer şu an için herhangi bir yerde çalışmıyorsanız, mevcut pozisyonunuzu “fırsatlara açık” olarak listeleyin.”


LinkedIn profilinizi güncellemek veya güncellememek.


Basit bir seçenek de son pozisyonunuza bir son tarih koymak ve yeni bir tane eklememek. Bu şekilde profiliniz teknik olarak doğru olur ama statünüzde işsiz olduğunuzu vurgulamazsınız.


Aynı zamanda profilinizde statü alanınızı güncellemeyi de düşünebilirsiniz, böylece ağınız sizin bir iş aradığınızı bilir. “Ali şu anda finans pozisyonunda bir iş arıyor, işe alım yapan birilerini tanıyor musunuz?” veya “Sinem freelance fırsatlarla ilgileniyor. Ağınızda yazım veya düzenleme ile ilgili yardıma ihtiyacı olan varsa lütfen benimle iletişime geçin” gibi de güncelleyebilirsiniz. Bu bağlantılı olduğunuz insanların yardımının işinize yarayacağınızı bilmelerini sağlamanın hızlı ve kolay bir yolu.


Krista ayrıca şöyle diyor “Üyelerimizden biri maalesef işten çıkarılmıştı, o da statüsünü o an yeni bir pozisyon aradığını göstermek için güncelledi. İşten çıkarıldıktan sonra yedi gün içinde yeni bir iş bulabildi çünkü ağında tanıdığı biri işe alım yapan birini tanıyordu.”


İşte bir işe sahip olmadığınızda LinkedIn profilinizde Profesyonel unvan ve mevcut pozisyon seçeneklerine yazabileceklerinize dair birkaç örnek.


İşsizler İçin LinkedIn Profesyonel Unvan Örnekleri


  • Aktif Olarak İş arıyor

  • İşe Alım İçin Uygun

  • Yeni Fırsatlara Hazır

  • İşsiz ve İş Arıyor

  • Lojistik Operasyon Profesyoneli İş Arıyor

  • Deneyimli Perakende Yöneticisi Yeni Fırsatlara Açık

  • Geçiş Döneminde olan Pazarlama Profesyoneli

  • Mevcut olarak seçenekleri değerlendiren Farmasötik Satış Temsilcisi

  • Başlangıç Seviyesi Programlama Pozisyonu Arayan Yeni Mezun

Mevcut pozisyonunuzu göstermek de bir ikilem yaratabilir. Şirket ismini “İşsiz” veya “Yeni bir Pozisyon Arıyor” olarak listeleyen birçok profil gördüm. Başka bir seçenek de freelance veya danışmanlık işi yapıyorsanız, şirketinizi kendi işinde çalışan olarak listelemektir.


İşsiz LinkedIn Mevcut Pozisyon Örnekleri


  • Yeni Bir Pozisyon Aramada Fırsatlara Açık

  • İşsiz Olarak İnsan Kaynaklarında Yeni Bir İş Arıyor

  • Boğaziçi Üniversitesin’de Öğrenci

  • Boğaziçi Üniversitesinden Yeni Mezun

  • Kendi İşinde Danışman

  • İşsiz Olarak Yeni Pozisyon Arıyor

  • İşsiz Olarak Harika Bir İş Arıyor

  • Kendi İşinde Freelance Yazar

İşsiz olduğunuzu söylerken aklınızda bulundurmanız gereken bir şey de maalesef iş yerinde iş arayanlara karşı bir önyargı olabileceği.


Kendi isteğinizle ayrıldıysanız…


Eğer pozisyonunuzu kendi isteğinizle bıraktıysanız, pozisyon tanımınızda bunu belirtebilirsiniz:


Mevcut pozisyonunuzu tanıtın.


HSBC’deki son görevimi uzun bir başarı listesi ve sağlam referanslarla kendi isteğimle bıraktıktan sonra aktif olarak yeni fırsatlar arıyorum.


Son pozisyonunuzu tanıtın.


Zor görevleri başarıyla tamamlayarak ve mükemmel tavsiyelerle birlikte kendi isteğiyle işten ayrıldı.


Profilinizi güncellemek için seçenekler.


Bazen karşılaşıyorum. Profili güncellemeyerek işsiz olduğunu göstermek isteyenler var. Evet işsiz olduğunuz gerçeğini göstermek için elinizde olan bir seçenek de LinkedIn profiliniz olduğu gibi bırakmak ve güncellememektir.


Bunu yapmak doğru değil ve potansiyel işvereniniz için bir problem olabilir. Ayrıca bu işsiz olduğunuz gerçeğini göstermiyor. Profilinizi hiçbir şekilde güncellemezsiniz, sanki “unutmuşsunuz” gibi olur.



İşsiz Kaldığınızda LinkedIn’e Ne Yazmalısınız

1 Ocak 2017 Pazar

Kıdemli Çalışanlar İçin Ön Yazı Mektubu Örnekleri

Uzun süredir iş arayanların benimle paylaştıkları hikayelerde sürekli karşıma çıkan konulardan biri de iş ararken yaşın bir problem olduğu… Bu tüm yaş grupları için geçeri değil ama özellikle deneyimli ve kıdemli çalışanlar başvurdukları bazı pozisyonlarda yaşıyla ilgili problem yaşadıklarını belirtiyorlar. Özellikle ülkemizde işsizliğin büyük bir sorun haline geldiği dönemlerde uzun süren işsizlik süreçlerinde iş seçme şansımız olmuyor. Kendimizi 20 yaşında personel arayan bir pozisyona bile başvururken bulabiliyoruz. Bana gelen yorumlar genellikle şu iki maddeyi içeriyor:


  • Yaşın istihdamda önemli olduğunu öğrendim.

  • Yaşımı özgeçmişimde saklamak için uğraşıyorum.

Deneyimli bir iş arayan olarak görülmek sizin iş bulma şansınıza engel olabilir. Eğer doğru yöntemleri kullanırsanız, özgeçmişinizi yaş-geçirmez yapabilirsiniz ve ön yazı yazarken çok dikkat çekmeden yaşınıza değinebilirsiniz.


Deneyimli iş arayanlar için olan bu ön yazı mektubu yazma ipuçlarını başvurunuzu etkin bir şekilde işverenlere pazarlamaya yardımcı olması için gözden geçirmenizi tavsiye ederim.


Kıdemli İş Arayanlar İçin Ön Yazı Mektubu İpuçları


Bir işe alım yöneticisini mülakat yapmaya değer olduğunuza ikna edebilmenizin en önemli yolu ön yazınızı düzenlemektir. İş ilanını alın ve işverenin aradığı kriterleri listeleyin. Daha sonra sizin sahip olduğunuz becerileri ve deneyimleri ister paragraf şeklinde ister madde madde listeleyin. Deneyim yılınızı yazmayın. Ön yazınızda deneyiminizin uzunluğunu belli etmeyin. Örneğin, 20 veya 30 yıl deneyime sahip olduğunuzu söylemek dezavantaj değil ama bu sizi yaşlı bir aday olarak gösterecek.


Yaşınızın reklamını yapmayın.


Yılların profesyoneli, deneyim zenginliği, birçok yıl boyunca çalıştı veya herhangi bir benzeri öbek kullanmaktan kaçının. Genel olarak deneyim yılınızı belirtmeye gerek yok.


İş ile alakalı olan deneyimlerinizi vurgulayın. Ön yazı mektubunuz sizden daha az deneyimli bir adayın sahip olamayacağı deneyiminizden bahsetmek için bir fırsattır. Tekrar olarak, bu deneyimin başvurduğunuz iş ile nasıl alakalı olduğunu açıklayın- ne kadar açıklayıcı olursanız bir o kadar en uygun aday olursunuz.


Her duruma uyum sağlayabileceğinizden bahsedin.


Ön yazı mektubunuzda öğrenmek için olan esnekliğinizden, adaptasyonunuzdan ve isteğinizden bahsedin. Bu sizi rakamda çok genç olmasanız da genç ve istekli gösterecek.


Maaş konusunda daha dikkatli Olun.


Eğer iş ilanı maaş beklentinizi yazmanızı istiyorsa, esnek olduğunuzu yazın.


Ön yazı mektubunuzu düzeltin.


Sunum önemlidir. Ön yazı mektubunuzun doğru bir formata sahip olduğundan ve paragraflar arası boşluk olduğundan emin olun. Ön yazı mektubunuzun demode gibi gözükmesini veya okunmamasını istemezsiniz.


Ön yazı mektubunuzu e-posta ile gönderin.


Ön yazı mektuplarınızı postalarken e-posta etik rehberlerine uyduğunuzdan emin olun.


Unutmayın: Bir ön yazı mektubu yazmanız gerektiğinde, büyük farklar yaratan şeyler bazen küçük ayrıntılardır.



Kıdemli Çalışanlar İçin Ön Yazı Mektubu Örnekleri

Terfi - Görev Değişikliği Talep Mektubu

Eğer şirket içinde başka bir pozisyona geçmeyi umuyorsanız ya da uzun zamandır istediğiniz terfi mektubunu yazma vakti geldiyse bazı tavsiyelere ihtiyacınız var. Aşağıda işinize yarayabilecek bir pozisyon değişikliği talep mektubu örneği mevcut.


Terfi mektubuna neden ihtiyacınız olabilir?


Neden bir atama talep mektubu yazmanız gerektiğine dair birçok neden sıralanabilir. Şu anda çalışmakta olduğunuz şirkette başka bir pozisyona geçmek istiyor olabilirsiniz – belki de ek görevler istiyorsunuz. Bununla birlikte, bir görev değişikliği talebine duyulan ihtiyaç bazen tamamen kişisel olabilir – belki de sizin pozisyon değiştirmeye iten bir hastalık (kapalı yerlerde duramama vb) veya kişisel koşullarda bir değişiklik; bir bakmışsınız başka bir konuma işinizi taşıma umuduyla oturmuş talep mektubu yazıyorsunuz.


Nasıl bir atama talebi mektubu yazılacağını öğrenmedeki fark durumun sizin kontrolünüz, sizin ideal durumlarınız dahilinde olmayabileceğidir; şirketiniz aktif bir şekilde bir pozisyonu doldurmaya çalışıyor olacakken sizin transferiniz kişisel bir talepten ziyade şirket içi bir başvuru gibi olacaktır.  Herhangi bir durumda, başarılı bir görev değişikliği talep mektubu yazmanın ilk adımı mevcut durumu analiz etmek ve nereden başladığınızı bilmektir; bu sizin mektupta belli bir tonu yakalamanızı ve ona göre odaklanmanızı sağlar.


Atama ve görev değişikliği talep formu nasıl yazılır?


Etkili bir görev değişikliği talebi yazmanın püf noktası şirketin ihtiyaçları ile becerilerinizi ve sahip olduğunuz değerleri dengelemektir. Sahip olduğunuz açıları vurgulayın ama küstah ve kaba olmamaya da dikkat edin çünkü değerli bir şirket varlığı olarak görülmek isteyeceksiniz. Bütün iş transfer taleplerinde olabildiğince şirkete ve yararlarına odaklanın.


İşte çalıştığınız şirkette başka bir pozisyona transfer olmak için kullanabileceğiniz bir mektup veya e-posta mesaj örneği.


Atama ve görev değişikliği talep mektubu örneği.


Konu: ‘’İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı Pozisyonu’’ İçin Başvuru


Sayın İnsan Kaynakları Yetkilisi,


‘’İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı Pozisyonu’’ için açılan pozisyonu gördüğümde gerçekten çok ilgimi çekti. Değerlendirmeniz için size saygılarımla özgeçmişimi arzetmek isterim.


ABC Şirketindeki deneyimimin beni bu pozisyon için harika bir aday yaptığını düşünüyorum. Bu şirkette X yıldır çalışıyorum ve birçok farklı mevkide (listeleyin) çalıştım. Yıllar içinde bu pozisyonlarda elde ettiğim beceriler ve ABC’deki sistem ve prosedürlere dair olan ayrıntılı bilgi birikimim, inanıyorum ki, ‘’İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı Pozisyonu’’ pozisyonu için eşsiz bir değer yaratacaktır.


ABC’deki çalışma ortamı benim için heyecan verici ve çetrefilli ve inanıyorum ki ‘’Departman İsmi Listesi’’ Departmanlarına birçok değerli katkıda bulundum. Çalışma zevkine sahip olduğum insanlardan çok şey öğrendim ve profesyonel kariyerimi burada daha ileriye taşımayı dört gözle bekliyorum.


Zamanınıza ve bu pozisyon için ayırdığınız değerlendirmenize teşekkür ederim. Görüşlerinizi dört gözle bekliyorum.


Saygılarımla,


İsim Soyisim


Unvan


E-posta


Telefon



Terfi - Görev Değişikliği Talep Mektubu